Çocuklar için sanat yeni keşiflerle dolu eşsiz bir serüvendir. Diğer bir deyişle çok sayıda farklı malzemenin kullanıldığı, yaratıcılıkta sınırların olmadığı, çocukların kendilerini ve aidiyetlerini keşfedecekleri güçlü bir deneyim ortamıdır.
Çocukların somut kavramları öğrenmesi kolaydır; dokunarak, görerek ve hissederek rahatlıkla öğrenebilirler. Ancak soyut kavramların öğrenilmesi farklı bir disipline dayanmaktadır. Sanat, çocuklara soyut kavramların öğrenilmesi ve yaşayarak deneyimlenmesi için çeşitli olanaklar sunar. Örneğin çocuk; sevgi, umut, öfke gibi soyut kavramların ne olduğunu sözel olarak tanımlayamasa dahi, kendisine sunulan sayısız sanat materyali yardımıyla duygu ve düşüncelerini kolaylıkla ifade edebilir. Benzer şekilde çocuk; dans ederken, heykel yaparken veya çeşitli objeleri birbirine vurarak farklı sesler üretirken de kendi varlığını ve kişiliğini sanat ile dışa vurmaktadır.
Kişilik önemli oranda 0-6 yaş döneminde şekillendiğinden, çocuğun bu gelişim döneminde kendini sanat ile ifade etmesi bir anlamda psikoterapi niteliğindedir. Dışavurumcu sanat terapisi; resim, heykel gibi sanatsal aktiviteler yardımıyla danışanların ruhsal dünyalarını ve bilinçaltlarını ifade etmelerine olanak tanıyan bir tedavi yöntemidir. Benzer şekilde, çocuklar da ilk tanıştıkları sanatlardan biri olan resim sanatını icra ederken kendi dünyalarına yolculuk yaparlar ve bu süreçte var olan heyecan, kaygı, hayal kırıklığı gibi tüm duygularını resimlerine yansıtırlar. Bu sayede çocuk, günlük hayatta kendisini zorlayan duygu ve düşüncelerini sanat yoluyla aktarırken gerilimden kurtulur ve yeni şeyler üretmenin mutluluğunu yaşar.
Çocuk resimlerinin yetişkin resimlerinde olmayan kendine has bazı özellikleri vardır. Çocuklar hazırlık ve tasarım çalışmaları yapmazlar; onlar için resmin tasarlanması, resmin yapılışı ile eş zamanlı yürür. Çocuklar herhangi bir sanatsal ustalık kuralı gözetmeksizin üretirler; bu nedenle de yarattıkları her şey tamamen ‘gerçek’ ve ‘orijinaldir’. Doğaları gereği dürtü kontrolü konusunda yetişkinler kadar usta olmadıkları için, duygu ve düşüncelerini hızla ve en canlı şekliyle dışarıya vururlar. Kendilerini kelimelerle anlatmada çekingen olsalar da, sanat yoluyla anlatımda son derece özgüvenli ve sahicidirler.
Çocukları sanat ile tanıştırmak ve onlara bunu sevdirmek için ebeveynlere büyük görevler düşüyor. Sanatsever bireyler olarak yetişmeleri için, çocukların sanat çalışmaları yapabilecekleri atölyelere katılmalarını desteklemek, yaş grubuna uygun düzenlenmiş sergileri ve müzeleri beraberce ziyaret etmek, tiyatroya, konsere gitmek büyük önem taşımaktadır. Bunların yanı sıra, erken çocukluk döneminden başlayarak çocuğa ev/aile ortamında da sanatsal deneyim olanağı sunmak önemlidir. Örneğin ebeveynler; kumaş, ip, düğme, boya, yapıştırıcı ve renkli kağıtlar içeren çeşitli sanat malzemeleri sunarak çocuğun hayali tasarımlar oluşturmasını destekleyebilirler.
Sanat, çocukların edindikleri bilginin ve hissettikleri her tip duygunun dış dünyaya aktarımında kullanılan muhteşem bir araçtır. Kısacası sanat çocuğun hayal gücüyle bütünleşmiş, evrensel bir iletişim dilidir.
Uzm. Psk. Evren Morgül
YORUMLAR (0)
Yorum yok. İlk yorum yapan siz olun..